Taraflar Üzerinde Serbestçe Tasarruf Edemeyecekleri Konuda Arabuluculuk Tutanağı Düzenleyemez

Arabuluculuk, iş ve ticaret uyuşmazlıklarında taraflar arasında barışçıl bir çözüm mekanizması sunmaktadır. Ancak taraflarca düzenlenen anlaşma belgelerinin hukuki geçerliliği ve icra kabiliyeti, bu süreçte kritik bir role sahiptir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 11.04.2018 tarihli ve 2015/15597 Esas, 2018/8359 Karar sayılı kararı, iş hukukunda arabuluculuk süreci sonunda düzenlenen anlaşma belgelerinin geçerliliğini ve icra edilebilirliğini tartışan önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Arabuluculuğun Geçerlilik Şartları

Yargıtay, arabuluculuk süreci sonunda düzenlenen anlaşma belgelerinin tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususlarda geçerli olduğunu belirtmektedir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 1. maddesine göre, taraflar üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konularda arabuluculuk yapılamaz. Bu hüküm, özellikle iş hukukunda çalışanların haklarının korunması açısından önemlidir.

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. Maddesi

Yargıtay kararı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesini esas alarak işçi ile işveren arasındaki ibra sözleşmelerinin geçerlilik şartlarını sıralamaktadır:

  1. İbra tarihinin, sözleşmenin sona ermesinden itibaren en az bir ay sonra düzenlenmesi.
  2. İbra konusu alacağın türü ve miktarının açıkça belirtilmesi.
  3. Ödemenin banka aracılığıyla ve hak tutarına eksiksiz olarak yapılması.

Bu şartlar yerine getirilmediği takdirde, ibra sözleşmeleri kesin olarak geçersiz sayılır.

Somut Uyuşmazlıkta Arabuluculuk Süreci

Karara konu olayda, işveren ve işçi arasında arabulucu nezaretinde işçilik alacaklarına ilişkin bir anlaşma belgesi düzenlenmiştir. Ancak, bu belgenin düzenlenme koşulları açısından birtakım eksiklikler bulunmaktadır. Öncelikle, iş sözleşmesi sona erdiği tarihten hemen sonra arabuluculuğa başvurulmuş, bu da işçi açısından sağlıklı bir karar verme sürecinin oluşmadığını göstermektedir. Ayrıca, anlaşma belgesinde belirtilen hususlarda işçinin hak ve alacaklarından feragat ettiği, fakat bu feragatin geçerli bir ibra sözleşmesi olarak kabul edilmesi mümkün görülmemektedir.

İcra Edilebilirlik Şerhi Sorunu

Yargıtay, arabuluculuk süreci sonunda düzenlenen anlaşma belgelerine icra edilebilirlik şerhi verilmesi hususunda sıkı bir denetim gerektiğini belirtmektedir. İş hukukunda işçinin korunması ilkesine dayanarak, bu tür belgelerin hukuki geçerliliği yalnızca yasal şartlar dahilinde sağlanabilir. Kararda, somut olayda düzenlenen arabuluculuk tutanağının hem içeriği hem de zamanlaması itibariyle cebri icraya elverişli olmadığı vurgulanmış, bu nedenle icra edilebilirlik şerhinin verilmesi reddedilmiştir.

Sonuç

Yargıtay’ın bu kararı, iş hukukunda arabuluculuk süreçlerinin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda önemli bir içtihat sunmaktadır. Arabuluculuk süreci sonunda düzenlenen ibra sözleşmeleri ve anlaşma belgelerinin geçerliliği, tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri haklar çerçevesinde olmalıdır. Aksi takdirde, bu belgelerin hukuki sonuç doğurması ve cebri icraya elverişli hale gelmesi mümkün değildir. Bu karar, işçi haklarının korunması ve işveren-işçi ilişkilerinde dengeli bir çözüm sağlanması açısından önemli bir rehber niteliğindedir.


KARARIN TAM METNİ

T.C.YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ

Esas : 2015/15597

Karar : 2018/8359

Tarih : 11.04.2018

İBRA SÖZLEŞMESİ
ARABULUCULUK
İCRA EDİLEBİLİRLİK ŞERHİ
SÖZLEŞMENİN CEBRİ İCRAYA ELVERİŞLİLİĞİ
( 6098 s. Borçlar K m. 420 )

ÖZET

Arabuluculuk Kanunu’nun, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanabileceği, TBK’nin 420/2. maddesine göre, ibra sözleşmelerinin geçerli olabilmesi için, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmesi, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran eksiksiz ve banka aracılığıyla yapılması gerektiği, bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibranamelerin kesin olarak hükümsüz olduğu, somut olayda işveren ve işçi arasında, işçilik alacakları konusundaki uyuşmazlığa ilişkin arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarih ve ibra beyanının içeriği göz önüne alındığında, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir zamanda uyuşmazlık konusu olmadan ve işçinin başvurusu bulunmadan ibra niteliğinde arabuluculuk tutanağı düzenlendiği, alınan ibra niteliğindeki bu tutanak, tarih ve içeriği itibari ile arabuluculuğa ve niteliği itibari ile de cebri icraya elverişli olmadığından dosyada bulunan anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhinin verilemeyeceği gözetilmelidir.

Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI
Taraflar arasındaki uyuşmazlık arabulucu ve taraflar arasında düzenlenen arabulucu tutanağına mahkemece icra edilebilirlik şerhinin verilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta davacı şirket vekili davalı işçi ile işçi alacaklarının belirlenmesi ve ödenmesine ilişkin arabulucu nezaretinde anlaşmaya varıldığını, bu konuda 04.02.2016 tarihli tutanağın düzenlendiğini belirterek bu belgeye icra edilebilirlik şerhi verilmesini talep etmiştir.

Davalı işçi ise davacı işverence işten çıkarıldığını, çıkış esnasında muhasebeci gelecek ve evrakları hazırlayacak diyerek 7-8 saat bekletildiğini, sonra daha önce görmediği bir şahsın gelip bir masa etrafına oturup işten çıkışı ile ilgili belgeleri imzalattıklarını, arabulucunun kendisiyle hiç konuşmadığı gibi kendisine bir soru sormadığını imzalatılan belgeyi okumasına müsaade edilmediğini, bir örneğinin kendisine verilmediğini, bankaya yatan kısım dışındaki bedelin 2 gün sonra elden ödeneceği söylenmesine rağmen ödenmediğini, sözleşmeyi kabul etmediğini beyan etmiştir.

Mahkemece bu beyan nedeniyle arabuluculuk tutağının kanuna uygun düzenlenmediğinin iddia edildiği, taraflar arasında bu konuda ihtilaf olduğu bu nedenle arabuluculuk icra edilebilirlik şerhinin verilmesinin uygun bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine verilmiştir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesine göre; “(1) Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır.

(2) Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemeden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.

(3) İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, çekişmesiz yargı işidir ve buna ilişkin inceleme dosya üzerinden de yapılabilir. Ancak arabuluculuğa elverişli olan aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu incelemenin kapsamı anlaşmanın içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır.

Anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesi için mahkemeye yapılacak olan başvuru ile bunun üzerine verilecek kararlara karşı ilgili tarafından istinaf yoluna gidilmesi hâlinde, maktu harç alınır. Taraflar anlaşma belgesini icra edilebilirlik şerhi verdirmeden başka bir resmî işlemde kullanmak isterlerse, damga vergisi de maktu olarak alınır.”

Anılan yasal düzenleme karşısında arabuluculuk süreci sonunda düzenlenen anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilip verilmeyeceğine ilişkin inceleme anlaşma içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır.

Ancak dosyada mevcut arabulucu nezaretinde düzenlenen anlaşma belgesinin iş sözleşmesinin 03.02.2016 tarihinde sonlanması üzerine aynı gün arabulucu ile birlikte görüşüldüğü ve bir gün sonra 04.02.2016 tarihinde düzenlendiğinin belirtildiği,

Tutanakta içeriğinden arabuluculuğa kimin hangi tarihte başvurduğu, anlaşmanın nerede ve ne şekilde sağlandığı konularının belirtilmediği, ikinci maddesinde kıdem ve ihbar tazminatları toplamından oluşan 11.668,82 TL. ödeme dışında işveren nezdindeki kıdem, ihbar, fazla çalışma, genel tatil hafta tatili, yıllık izin prim, ikramiye, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları dahil olmak üzere hiçbir hak ve alacağı kalmadığı kalmış olsa bile bu miktarın dışındaki alacaklardan feragat ettiğini, işvereni her şekilde ibra ettiğini kabul ettiği yönünde ibare bulunduğu anlaşılmaktadır.

6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 1. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir.” hükmü düzenlenmiştir.

Diğer taraftan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinin ikinci fıkrasında “…ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.” düzenlemesine yer verilmiştir. 6098 sayılı TBK.’un bu düzenlemesi emredici niteliktedir.

Bu düzenleme nedeni ile işveren ve işçi arasında, işçilik alacakları konusundaki uyuşmazlığa ilişkin arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarih ve ibra beyanının içeriği dikkate alındığında, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir zamanda uyuşmazlık konusu olmadan ve işçinin başvurusu bulunmadan ibra niteliğinde arabuluculuk tutanağı düzenlemişlerdir. Alınan bu ibra niteliğindeki tutanak, tarih ve içeriği itibari ile arabuluculuğa ve niteliği itibari ile de cebri icraya elverişli değildir. Açıklanan nedenlerle dosyada bulunan anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhinin de verilemeyeceği anlaşıldığından, davalının temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararın bu gerekçeyle ONANMASINA, 08.12.2016 günü oybirliği ile karar verildi.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

Makalemizi Oylar mısınız?

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now

WhatsApp
Merhaba; ben arabulucu ,size nasıl yardımcı olabilirim.