Hangi Davalar Arabuluculuk Kapsamındadır

Türk hukukunda son zamanlarda yaygınlaşan alternatif çözüm yollarından birisi olan arabuluculuk, kural olarak isteğe bağlı olarak başvurulabilen bir yöntem olarak düzenlenmiştir. Ancak bazı uyuşmazlık konularında arabuluculuk kapsamındaki davalar için başvuru zorunlu olup dava şartı olarak öngörülmüştür. İhtiyarı arabuluculuk yolunda taraflar arabulucuya başvurma, süreci devam ettirme, sonuçlandırma veya bu süreçten vazgeçme konularında serbesttirler. Zorunlu arabuluculukta ise arabulucuya başvuru dava şartı olarak düzenlenmiştir.

Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir suretini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacı tarafa, son tutanağın bir haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren bir davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmezse, dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Bu da davacı tarafa zamansal ve ekonomik anlamda ciddi külfetlerin doğurabilir.

Arabuluculuk müessesesi, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Özel hukuk uyuşmazlıkları, kişilerin birbirleriyle ve toplulukları ile olan ilişkileri arasında ortaya çıkan ihtilafları temsil eder. Özel hukuk uyuşmazlıklarına örnek olarak, ticari şirketler arasında çıkan uyuşmazlıklar, şirket içi ortakların uyuşmazlıkları, kiralama konusunda meydana gelen uyuşmazlıklar, alım satımda meydana gelen anlaşmazlıklar verilebilir. Ancak aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir. Bu durumda doğrudan dava açma yoluna başvurulması gerekir.

Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda kural olarak dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak kabul edilmiştir. Ancak bu kurala bazı istisnalar getirilmiştir. Tüketici hakem heyetinin görevi dahilinde olan uyuşmazlıklar ve tüketici hakem heyetinin kararlarına yapılan itirazlarda, tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklarda, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmamaktadır.

Kural olarak iş uyuşmazlıkları arabuluculuk kapsamındaki davalar arasında bulunmaktadır ve başvuru zorunlu tutulmuştur. İşçi alacakları ve tazminatları ile işe iade davalarıyla birlikte, ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesini içeren alacak ve tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda dava şartı olarak arabuluculuk kabul edilmiştir. Fakat tarafların, iş kazası ve meslek hastalıkları konusunda arabulucuya başvurmaları elzem olmayıp, ihtiyari olarak düzenlenmiştir. Taraflar doğrudan dava açma yoluna başvurabilecekleri gibi, dava sürecinin öncesinde veyahut yargılama esnasında da arabulucuya başvurabilirler. Mahkeme de tarafları arabulucuya başvurma hususunda aydınlatıp, arabuluculuğa teşvik edebilir.

Dava Şartı Arabuluculuk (Zorunlu Arabuluculuk) Nedir?

Dava şartı arabuluculuk, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması ve arabuluculuk sürecinin tamamlanmış olmasının, zorunlu olması anlamındadır. Bu sebeple, dava şartı arabuluculuk, zorunlu arabuluculuk olarak da adlandırılır.

Dava şartı arabuluculuk kapsamına, işçi-işveren uyuşmazlıklarından, ticari uyuşmazlıklardan ve tüketici uyuşmazlıklarından aşağıda bahsedilen uyuşmazlıklar girmektedir:

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesine göre bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Buna göre; iş ve çalışma ilişkisinden veya iş akdinin feshinden kaynaklanan işe iade istemleri, ücret alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacağı ile ihbar ve kıdem tazminatı alacakları, dava şartı arabuluculuk kapsamına girmektedir. Dolayısıyla, işçi alacaklarında arabuluculuk, zorunlu hale gelmiştir. Bu sayede ve mümkün olan hâllerde, iş ilişkisi korunabilir veya kısa sürede az maliyetle bir çözüme ulaşılabilir.

Ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı haline gelmiştir. Buna göre; çek ve bonodan, rekabet yasağından, fikrî mülkiyetten, komisyon sözleşmesinden, yayın sözleşmesinden, rehin karşılığı ödünçten kaynaklanan uyuşmazlıklar ve banka ve finans kurumları ile yaşanan uyuşmazlıklar ticaridir; dava şartı arabuluculuk kapsamına girmektedir. Dolayısıyla, ticari alacaklarda arabuluculuk, zorunlu hale gelmiştir. Bu uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvurulması, ekonomik olduğu gibi ticari ilişkilerin korunmasını ve gizliliği sağlar.

Tüketici uyuşmazlıklarından; tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar; tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar; tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar; tüketici örgütleri, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile Ticaret Bakanlığının genel olarak tüketicileri ilgilendiren ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna aykırı bir durumun doğma tehlikesi olan durumlarda bunun önlenmesine veya durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı alınması veya hukuka aykırı durumun tespiti, önlenmesi veya durdurulması amacıyla açacağı davalar; satışa sunulan bir seri malın ayıplı olduğunun tespiti, üretiminin veya satışının durdurulması, ayıbın ortadan kaldırılması ve satış amacıyla elinde bulunduranlardan toplatılması için Ticaret Bakanlığı, tüketiciler veya tüketici örgütlerinin açacağı davalar haricinde kalanlar, dava şartı arabuluculuk kapsamına girmektedir.

Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/a maddesine göre, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen tüm ticari davalar ile diğer özel kanunlarda yer alan ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Yani, arabulucuya başvurulmadan bu tür davalar doğrudan asliye ticaret mahkemesine açılamaz.

Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.

Gayrimenkul Hukukunda Arabuluculuk

Taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişlidir (6325 sayılı Kanun m.17/B). Bu uyuşmazlıklarda, tarafların yazılı olarak kararlaştırması ve arabulucunun bu kararı tutanak altına alması halinde arabulucunun talebiyle, arabuluculuk süreciyle sınırlı olmak ve konulduğu tarihten itibaren üç ayı geçmemek üzere tasarruf yetkisinin kısıtlandığına dair tapu siciline şerh verilir. Bu şerh, tarafların anlaşamaması veya tarafların şerhin kaldırılması konusunda anlaşması halinde arabulucunun talebiyle, üç aylık sürenin sonunda ise kendiliğinden kalkar.

Gayrimenkul hukukuna ilişkin aşağıdaki uyuşmazlıklarda da dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır (6325 sayılı Kanun m.18/B):

Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar.

Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar.

23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar.

Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar.

İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk

İş hukukunda işçi ve işveren arasındaki yıllık izin ücreti, fazla çalışma (fazla mesai) ücreti, maaş vb. gibi işçilik alacakları ile ihbar tazminatı, kıdem tazminatı vb. gibi tazminatlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar 01.01.2018 tarihinden itibaren zorunlu arabuluculuk yoluyla çözülecektir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3).

İşçi ve işveren aralarındaki hukuki sorunu gidermek için öncelikle zorunlu olarak arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabulucuya başvurmadan iş mahkemesinde açılan iş davaları “dava şartı yokluğu” nedeniyle usulden reddedilecektir.

İşçi ve işveren, iş hukuku ile ilgili hukuki sorunun çözümü için bir arabulucu üzerinde anlaştıkları takdirde, uyuşmazlığı her iki tarafın da kabul ettiği arabulucu çözmeye çalışır. Taraflar, bir arabulucu üzerinde uzlaşamadıkları takdirde, her adliyede bulunan “arabuluculuk merkezi” listeye kayıtlı arabulucular arasından seçeceği bir arabulucuyu uyuşmazlığı çözmek üzere görevlendirir.

İş hukukunda “dava şartı” olarak kabul edilen arabuluculuğun uygulama alanları şu şekildedir:

İşe İade Davalarında Zorunlu Arabuluculuk: İşe iade davaları, iş sözleşmesinin hukuka aykırı feshedilmesi halinde işçinin işine geri dönmesini sağlayan bir iş davası türüdür. İşçi, iş akdi feshedildikten sonra işe iade davası açmadan önce uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözülmesi için arabulucuya başvurmak zorundadır. İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir (4857 sayılı İş Kanunu m.20/1).

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları hâlinde;

  • İşe başlatma tarihini,
  • Ücret ve diğer hakların parasal miktarını,
  • İşçinin işe başlatılmaması durumunda tazminatın parasal miktarını,belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur (4857 sayılı İş Kanunu m.21/5).

Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/15).

Kıdem Tazminatında Zorunlu Arabuluculuk: Kıdem tazminatı, belli koşulların sağlanması halinde işyerinde çalıştığı süre boyunca kazandığı kıdeminin karşılığı olarak işverence işçisine ödenen tazminattır. Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için aynı işverenin işyerlerinde en az 1 yıl çalışmak gereklidir. Kıdem tazminatı hakkı elde ettiği halde, alacağını işverenden alamayan işçi öncelikle arabulucuya başvurarak uyuşmazlığın giderilmesini talep edecektir.

İhbar Tazminatında Zorunlu Arabuluculuk: İhbar tazminatı, önceden bildirimde bulunulmaksızın iş akdi haksız feshedilen işçiye işyerinde sahip olduğu kıdeme göre değişen oranlarda ödenen tazminattır. İhbar tazminatı alacağına hak kazanılıp kazanılmadığı, tazminatın miktarı ve ödeme şekli nedeniyle işçi ile işveren arasında çıkan uyuşmazlıklar dava açılmadan önce “zorunlu arabuluculuk” kurumu yoluyla çözülecektir.

Fazla Çalışma (Mesai) Ücretinde Zorunlu Arabuluculuk: Fazla çalışma ücreti, iş kanununun belirlediği çerçevede ve şartlarda işçinin işyerinde haftalık 45 saati aşan çalışmalarıdır. İşveren, haftalık 45 saati aşan her saatlik çalışma için normal saat ücretinin %50 fazlası kadar fazla mesai ücreti ödemek zorundadır. Fazla çalışma ücreti, uygulamada mahkemeleri en çok meşgul eden uyuşmazlıktır. Fazla çalışma ücreti alacağı için de iş mahkemesinde dava açmadan önce “zorunlu arabuluculuk” kurumuna başvurulması gerekir.

Yıllık ücretli izin, maaş (işçilik aylık ücreti veya yevmiye ücreti), genel tatil ücretleri, milli ve dini bayram tatil ücretleri için de dava açılmadan önce uyuşmazlığın “zorunlu arabuluculuk” yoluyla çözümü için başvurulması zorunludur.

İşçi ile İşverenin Birbirine Hakaret Etmesi: Çalışma hayatında işçi ve işveren arasında en sık yaşanan sorunlardan biri tarafların birbirine hakaret etmesidir. İşçi ve işverenin birbirine hakaret etmesinden kaynaklanan tazminat istemleri de zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Taraflar, iş ilişkisinden kaynaklanan nedenlerle birbirine hakaret etmişse doğrudan dava açamayacak, önce arabuluculuk yöntemiyle sorunu çözmeye çalışacaktır.

İşyerindeki iş malzemelerine veya mallara zarar verilmesinden kaynaklanan tazminat istemleri de öncelikle zorunlu arabuluculuk yoluyla çözülmelidir.

Hemen belirtelim ki; iş kazaları veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları ile bu konulara ilişkin tespit, itiraz ve rücu davalarında arabuluculuk yoluna gidilmesi zorunluluğu aranmamaktadır. Bu davalar doğrudan iş mahkemesine açılabilir.

Arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

4.7/5 - (8 Oy Kullanıldı)

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now

WhatsApp
Merhaba; ben arabulucu ,size nasıl yardımcı olabilirim.