Sigorta şirketine başvuru yapılmadan doğrudan dava açmak, birçok durumda hukuki sürecin en başında hatalı bir adım olabilir. Türk hukuk sisteminde, özellikle sigorta hukukuna dair uyuşmazlıklarda, sigorta şirketine başvuru yapmadan dava açılması durumunda davanın reddi söz konusu olabilir. Bu durum, hukuki açıdan önemli sonuçlar doğurur ve tarafların zaman kaybına uğramasına neden olur.
Sigorta şirketine başvuru yapılması, dava şartı olarak kabul edilen zorunlu bir prosedürdür. Sigorta sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda, davacı tarafın önce sigorta şirketine başvurarak hak talebinde bulunması gerekmektedir. Bu başvuru, dava açılmadan önce yapılması zorunlu olan bir adımdır. Bu zorunluluk, hem Türk Ticaret Kanunu’nda hem de ilgili diğer mevzuatlarda açıkça belirtilmiştir.
Başvuru süreci, sigorta şirketine başvurunun yapıldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde sigorta şirketinin cevap verme zorunluluğunu içerir. Sigorta şirketi bu süre içinde cevap vermemiş veya talepleri karşılamamış ise, sigortalı kişi dava açma hakkını elde eder. Bu süreçte, sigorta şirketine yapılan başvurunun belgelenmesi büyük önem taşır. Başvurunun noter aracılığıyla veya iadeli taahhütlü posta yoluyla yapılması, tarafların haklarını koruma açısından gereklidir.
Arabuluculuk, sigorta şirketi ile yaşanan uyuşmazlıklarda zorunlu dava şartı olarak karşımıza çıkan bir diğer önemli adımdır. Özellikle ticari uyuşmazlıklarda, arabuluculuk sürecinin tamamlanması dava açılmadan önce yerine getirilmesi gereken bir diğer şarttır. Arabuluculuk sürecinin olumlu veya olumsuz sonuçlanması, sigorta şirketine karşı açılacak davanın seyrini etkileyebilir.
Sigorta uyuşmazlıklarında arabuluculuk süreci, tarafların uyuşmazlığı dava açılmadan çözmesi için önemli bir fırsat sunar. Arabuluculuk süreci sonunda anlaşmaya varılamazsa, bu durum tarafların dava açabilmesinin önünü açar. Dolayısıyla, arabuluculuk süreci hem zaman hem de maliyet açısından taraflara avantaj sağlar.
Sonuç olarak, sigorta şirketine başvuru yapılmadan doğrudan dava açmak, hukuki sürecin sağlıklı işlemesini engelleyebilir. Sigorta sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda, dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması ve arabuluculuk sürecinin tamamlanması zorunlu dava şartı olarak kabul edilmelidir. Bu süreçler, tarafların haklarının korunması ve uyuşmazlıkların etkin bir şekilde çözülmesi açısından büyük önem taşır.
Konuya İlşkin Yargıtay Kararı
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2021/3785 E. , 2021/4439 K.
“Taraflar arasındaki tazminat davasında, Uyuşmazlık Hakem Heyeti (UHH) tarafından verilen tazminat kararının, İtiraz Hakem Heyeti (İHH) tarafından usulden reddedilmesine ilişkin kararı inceledi. Davacı, trafik kazasında yaralandığı ve %8 oranında malul kaldığı iddiasıyla tazminat talep etmiş, UHH bu talebi kabul etmiş ancak İHH, maluliyet raporunun 2013 tarihli yönetmeliğe uygun düzenlenmediği gerekçesiyle davayı usulden reddetmiştir. Yargıtay, raporun ilgili yönetmeliğe uygun olduğunu ve eksikliklerin tamamlanabilir dava şartı kapsamında olduğunu belirterek, İHH’nin eksik incelemeyle karar verdiğini tespit etmiş ve İHH kararını bozarak dosyayı yeniden incelenmek üzere İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne geri göndermiştir.”