Müzakere Sırasında Dikkat Edilmesi Gerekenler Ayrıntılar Nelerdir

Müzakere Ne Demek?

Müzakere dilimize Arapçadan geçen kelimelerden biridir. Türk Dil Kurumu’nun (TDK) sözlüğündeki tanımı; “Bir konuyla ilgili fikir alışverişinde bulunma, oylaşma”dır. Hayatın içindeki tanımına gelecek olursak; “ çıkarları çatışan kişilerin, grupların, işletmelerin, kurumların, devletlerin; çatışma konusu üzerinde ortak karar verme süreci” denilebilir.

Müzakere, dar çerçevede sosyal hayatı sürdürme çabasıdır. Büyük ölçekli düşünüldüğünde ise ekonomik, ticari, siyasi, uluslararası ilişkilerin sağlıklı yürütülebilmesi için yapılan görüşmelere verilen addır. Müzakere ile pazarlık çoğu zaman karıştırılır. Müzakereyi pazarlıktan ayıran ana fikir tarafların işbirliğine yönelik görüşme yapmasıdır. Pazarlık aslında müzakere sürecinin bir aşamasıdır.

Çözüme kavuşturulması gereken problem müzakerenin en önemli nedenidir. Müzakere taraflar arasında yapılır. Bu sebeple en az iki taraf bulunmalıdır. Günlük hayatın parçası haline gelen müzakere konularında taraflar gerçek kişilerdir. Tüzel kişiler, işletmeler, sosyal gruplar, devletler de müzakere taraflarından biri olabilir. Taraflar müzakereye gönüllü katılır. Başarıyla sonuçlanması için de gerçek anlamda çaba ister. Karşılıklı etkileşim ve bilgi alışverişi gerektirir. Dinamik bir süreçtir.

Müzakere Süreci Nedir?

Müzakerenin tam anlamıyla yapılmış kabul edilebilmesi için sırasıyla; konu, taraflar, fikir alışverişi yapılabilecek ya da karar alınabilecek ortam ve sonuç gerekir. Müzakere sürecinin ilk adımı hazırlıktır. Müzakere edilecek konuyla ilgili hazırlıkların yanı sıra planlama da yapılır. Hazırlık aşamasının en önemli kısmı da karşı taraf hakkında bilgi toplamak ve bu bilgiler çerçevesinde hazırlanılmalıdır. İkinci adımı da müzakerenin kendisidir. Süreci yürütebilmek için çeşitli taktikler, yöntemler kullanılarak yapılır. Üçüncü adımı ise sonuç-anlaşmadır. Yapılan görüşmelerin ardından müzakere edilen konuyla ilgili bir karara varılır. Çoğu kere anlaşma ile sonuçlanır. Herhangi bir anlaşma yapılmaması da sonuç olarak değerlendirilir. Olumsuz da olsa müzakere konusu kapanır.

Müzakere Şekilleri Nelerdir?

Müzakere şekillerini tarafların içinde bulunduğu durumun şartlarına göre değişir. Müzakerenin şekline sonuca göre karar verilir. Sonuçlar değerlendirildiğinde dört farklı müzakere şekli vardır:

Kazan/Kazan: İşbirliği amacıyla yapılır. Tarafların karşılıklı olarak tatmin olduğu ve işbirliğini sürdürmek istedikleri müzakere şeklidir. Müzakerenin çoğunlukla asıl amacı da kazan/kazandır.
Kazan/Kaybet: Pazarlık odaklıdır. Taraflardan birinin diğerine üstünlük kurmak istediği müzakere şeklidir. Kazanmak isteyen taraf pastadan büyük dilimi almanın peşindedir. Bu sebeple de diğer tarafın mutlu olmadığı süreçtir.

Kaybet/Kazan: Taraflardan birinin karşı tarafa üstünlüğü bilerek verdiği müzakere sürecidir. Pazarlık söz konusu değildir. Kazan/kaybet mantığına göre daha ılımlıdır. Az olsun benim olsun mantığı yürütülür.

Kaybet/Kaybet: Bu müzakerenin tek amacı vardır. O da işbirliğidir. Tarafların ikisi de karşısındakine sınırsız tavizler verir. Birlikte iş yapmanın önü açılır. Müşteri odaklıdır. Uzun süre devam eden bir müzakere olabilir.

MÜZAKERE SÜRECİNİN AŞAMALARI

AB ile katılım müzakereleri süreci, karmaşık bir yapıdır. Bu sürecin işleyişinin dinamiklerinin iyi bilinmesi müzakerelerin başarısı için hayati öneme sahiptir.Öncelikle aday ülkeler için belirlenen müzakere çerçevesinden bahsetmek gerekmektedir. Son genişleme dalgasında, tüm aday ülkelere ilişkin oluşturulan tek müzakere çerçevesi, müzakerelerin temel ilkelerini belirlemiştir.

Bu çerçeve ile, Birliğe katılımın ne anlama geldiği tarif edilmiştir.Buna göre katılım, aday ülkenin, müktesebat olarak adlandırılan, Birlik sistemine ilişkin tüm hak ve yükümlülükler ile Birliğin kurumsal yapısını kabul etmesidir. Aday ülkelerin katılımla beraber uygulamayı da temin etmeleri gerektiği vurgulanmış, bu bağlamda gerekli olan kurumsal reform sürecinin de altı çizilmiştir. Beşinci genişlemede tüm aday ülkeler için ortak oluşturulan bu çerçeve, Hırvatistan ve Türkiye için münhasıran belirlenmiştir. 2003 Mart’ında adaylık başvurusu yapan ve 18 Haziran 2004’te adaylık statüsü verilen Hırvatistan için hazırlanan Müzakere Çerçevesi’nde olduğu gibi, Türkiye için hazırlanan ve 29 Haziran 2005 tarihinde açıklanan taslak Müzakere Çerçevesi’nde de, taraflar arasında müzakereye konu olacak AB müktesebatının 35 başlık altında incelenmesi öngörülmüştür. Birliğe aynı zamanda aday olan tüm ülkeler için aynı çerçevenin geçerli olması söz konusu olmasa da, bu çerçeveler arasında ortak birçok husus bulunmaktadır. Müzakere çerçevesi her aday ülkenin kendine özgü koşullarına göre oluşturulmaktadır.

Üye devletleri Avrupa Birliği’ne bağlayan hak ve yükümlülükler ortak temelinin bütününü tanımlayan ve sürekli olarak gelişmekte ve değişmekte olan AB müktesebatı (acquis communautaire) şu unsurlardan oluşmaktadır: Avrupa Topluluğu’nu Kuran Antlaşma (Roma Antlaşması) ile onu tadil eden Antlaşmaların (Tek Senet, Maastricht Antlaşması, Amsterdam Antlaşması, Nice Antlaşması) yanı sıra, Topluluk kurumları tarafından kabul edilen tüm ikincil mevzuat (tüzük, yönerge, karar, vb.) ile Adalet Divanı içtihat hukuku; Birlik dahilinde kabul edilmiş beyan ve açıklamalar; ortak güvenlik ve savunma politikası çerçevesinde kabul edilen ortak tutum ve eylemler, imzalanan sözleşmeler, deklarasyonlar ve diğer tüm belgeler; adalet ve içişleri çerçevesinde kabul edilen ortak tutum ve eylemler, imzalanan sözleşmeler, deklarasyonlar ve diğer tüm belgeler; Topluluk tarafından imzalanan uluslararası anlaşmalar ile üye ülkelerin Birlik faaliyetlerine ilişkin kendi aralarında imzaladıkları anlaşmalar.

Beşinci genişleme müzakere çerçevesinde belirlenen temel ilkeler uyarınca, Ortaklık Anlaşmaları altında gerçekleştirilen, ancak müktesebat ile uyumlu olmayan özel düzenlemelerin, müzakere aşamasında emsal teşkil etmeyeceği belirtilmektedir. Ayrıca, genel olarak, AB’nin entegrasyon sürecinin önemine dikkat çekilerek genişlemenin entegrasyonu engellememesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Aday ülkelerin tüm hak ve yükümlülükleri kabul etmesi teknik uyum gerektirebileceği için kapsam ve süre bakımından kısıtlı geçiş süreleri tanınabileceği ancak, bununla beraber tam uygulamaya geçişin aşamaları hakkında detaylı bir plan oluşturulması gerektiği belirtilmektedir. Geçiş sürelerinin hiçbir koşulda Birlik kural ve politikalarında değişiklik meydana getiremeyeceği, her iki tarafın da –AB ve aday ülke– çıkarlarını gözetmek koşuluyla, Birliğin işleyişine zarar verecek hiç bir uygulamaya izin verilmeyeceği önemle vurgulanmaktadır.

Müzakerelerin her aday ülke ile aynı ilkeler temelinde ancak ilgili aday ülkenin performansına göre gerçekleştirilmesi öngörülmektedir (farklılaşma ilkesi). Dolayısıyla, sürecin her aday ülke için paralel gelişmesi gerekli değildir. Buna göre, aday ülkenin müzakere sürecindeki performansı şu kriterler temelinde değerlendirilmektedir: Kopenhag ve Madrid Kriterleri; yüksek seviyede nükleer güvenlik ve çevre koruması; sınır anlaşmazlıklarının Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde öngörülen metotlar çerçevesinde çözümlenmesi; Ortaklık Anlaşmaları ve katılım ortaklıklarında belirlenen öncelikler.

Öte yandan, bu süreç boyunca, aday ülkenin, üçüncü ülkelerle ilişkilerinde ve, özellikle Dünya Ticaret Örgütü olmak üzere, uluslararası kuruluşlar bünyesindeki politikalarında Topluluğun benimsediği politika ve pozisyonlara uyum sağlaması gerekmektedir.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

Makalemizi Oylar mısınız? post

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Merhaba; ben arabulucu ,size nasıl yardımcı olabilirim.